December 17, 2024
Suriye’de 14 yıldır süren savaş yüzbinlerce insanın hayatını kaybetmesine, milyonlarcasının göç etmesine yol açmışken, IŞİD türevi radikal grupların oluşturduğu Heyet Tahrir el-Şam’ın (HTŞ) Şam yönetimini ele geçirmesi ve Türkiye destekli Suriye Milli Ordusu’nun Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ne yönelik saldırıları Suriye halkları için yeni ama yine zorlu bir dönemin başladığının işaretlerini veriyor.
İslam içi farklılıklara dahi tahammülü olmayan cihatçı yapıların farklı inançlardan, etnisitelerden halkaları, kadınları, LGBTİ+ları, seküler kesimleri kapsayan bir demokratik yapılanma kurmasını beklemek büyük bir hata olacaktır.
HTŞ’nin ideolojik kapsamı dışında kalan toplumsal dinamiklere yönelik bu tehdidin somut bir katliama dönüşmesinin önünü kesmek, tıpkı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nde pratikleştirilmeye çalışıldığı gibi barış, eşitlik, özgürlük ve demokrasiyi temel alan bir Suriye’nin yeniden inşa edilmesinden geçecektir.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni hep birlikte savunmalıyız
Türkiye Devleti’nin 14 yıllık Suriye politikasının belirleyen ana motivasyon Suriye Kürtlerinin bir statü kazanmaması ve Rojava’da adım adım inşa edilen demokratik yapılanmanın dağıtılmasıydı. Bu hedefine ulaşmak için dünya tarihinin en insanlık dışı cihatçı örgütleriyle ittifak yaptı, dünyanın dört bir yanından topladığı cihatçı çetelerle örgütler kurdu, bunları Kürt halkının ve demokratik Rojava’nın üzerine saldırttı.
Suriye’de BAAS rejimin devrilmesine yol açan son süreçte de Türkiye eliyle kurulan, eğitilen, donatılan, yönetilen Suriye Milli Ordusu (SMO) denilen cihatçı çeteler Rojava halklarının üzerine salındı.
Peki nedir Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nde kabul edilmeyen?
Rojava demokratik konfederalizm ilkelerine dayalı, katılımcı bir yönetim modelini benimseyen çok kimlikli, çok kültürlü, çok dilli, cinsiyet özgürlükçü demokratik bir model yaratma girişimidir.
Rojava’nın tüm kurumlarında bir kadın ve bir erkekten oluşan Eş Başkanlık Sistemi, kadınların ve farklı etnik/dini grupların temsilini garanti altına almak için kota sistemi ve Halk meclisleri, ekolojik perspektifle kurulmuş kooperatifler ve yerel komünler aracılığıyla halkın doğrudan karar alma süreçlerine katılabildiği Doğrudan Demokrasi Sistemi vardır.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’nde, ancak örgütlü bir toplumun gerçek bir demokrasiyi kurup koruyabileceği bilinciyle kurulmuş kadın, gençlik örgütlenmeleri, komünler, halk meclisleri; ortak üretim, paylaşım ve dağıtım esasına göre kurulmuş üretici ve tüketici kooperatifleri mevcut.
Rojava, Kürtlerin, Arapların, Asuri-Süryani-Keldanilerin, Ermenilerin, Türkmenlerin, Çeçenlerin, Dürzîlerin, Müslümanların, Hıristiyanların, Alevilerin, Ezidilerin, Yahudilerin farklı kimliklerine rağmen bir arada yaşadıkları, en yaygın konuşulan diller olan Kürtçe, Arapça ve Süryanicenin eğitim dili olduğu ve bölgede konuşulan tüm dillerin resmi olarak kabul edildiği bir yapılanmadır.
İşte Türk devletinin dağıtmak için hedef aldığı, cihatçı güçlerin ve emperyalist odakların değiştirmeye çalıştığı Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi sistemi budur.
Kuzey ve Doğu Suriye Özerk Yönetimi’ni savunmak demokratik bir Suriye’yi, demokratik bir Ortadoğu’yu, demokratik bir Türkiye’yi, daha iyi bir dünyayı savunmaktır. Barışı, eşit özgür bir arada yaşamı savunmaktır. Savunacağız!